Ana içeriğe atla

Kayıtlar

İslamiyet Sonrası Türk Edebiyatı (11-19. Yüzyıl)

* A) İlk Eserler * B) Türk Halk Edebiyatı * C) Klasik Türk Edebiyatı 8. yy.dan itibaren yerleşik hayata geçen, Müslümanlıkla tanışan Türkler, 10. yy.ın ilk yarısında (920) Karahanlı Devleti hükümdarı Satuk Buğra Han’ın Müslümanlığı kabul etmesiyle başlayan süreçte Müslümanlıkla Türklüğü birleştirip bir sentez ortaya çıkarmışlar, hayat tarzlarını buna göre belirlemişler, bu sayede birlik sağlamışlar ve İslâm dininin, Farsların ve Arapların etkisiyle yeni bir edebiyat oluşturmaya başlamışlardır. Bu edebiyatta sözlü eserlerin yanı sıra yazılı eserler de çoğalmıştır.İlmî eserler ve Kur’an-ı Kerim aracılığı ile Arapça’dan; Edebî eserler aracılığıyla da Farsça’dan etkilenilmiştir. Yine bu yolla o zamana kadar dış etkilerden uzak olan Türk dili Arapça ve Farsça’nın etkisine girmeye başlamıştır. İslâm kültürü, ortak İslâm edebiyatının şekil ve tekniği, zevki, hayat görüşü, temaları, motifleri, Türklerden önce Müslüman olarak bir İslâmî edebiyat geliştiren İranlıların aracılığı ile Türk...
En son yayınlar

ADL

ADL (Adil olan, adaleti emreden) "Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır". (Maide Suresi, 8) Allah adalet yapanların en hayırlısıdır. O'nun mizanı tüm kainatı kuşatmıştır. O, adaletini dünyada ve ahirette kullarına gösterecektir. Herşeyi hakkıyla gören, herşeyin içini dışını bilen, herşeyden haberdar olan Allah'ın tüm işleri hikmetli ve adaletlidir. İnsanların yaşamları boyunca işledikleri tüm fiiller muhakkak Allah'ın adaletine göre değerlendirilecektir. Zulüm yapanların zulümleri elbette karşılıksız kalmayacağı, iyi tek bir sözün bile mükafatının verileceği, Kuran'da bizlere bildirilmiştir. Zaten iyi ile kötü bir olamayacağına göre tüm bunların adilce değerlendirileceği bir yer olmalıdır. İşte bu yer ahirettir; Allah'ın son...

İstiğfar Duası

En büyük düşman nefs ve işlediğimiz günahlardır. En yakın dost da tevbe istiğfardır.  İstiğfar Duası, önceden işlenmiş tüm günahlardan dolayı pişmanlık duyulduğunu ifade etmek ve tekrar aynı günahları işlemeyeceğine dair Cenab-ı Allah’a söz vermek amacı ile okunan bir duadır. Duayı okumadan önce gusül abdesti almak gerekir.(Gusül abdesti almak sünnettir.)Gusül abdesti aldıktan sonra Allah Rızası için 2 rekat huşu ile namaz kılınır. Namaz tamamlandıktan sonra yine canı gönülden aşağıdaki dua 3 defa okunur. İstiğfar Duası Okunuşu “Estağfirullah. Estağfirullah. Estağfirullahe’l-azîm el-kerîm, ellezî lâ ilâhe illâ hüve’l-hayyü’l-kayyûmü ve etûbü ileyhi, tevbete abdin zâlimin li-nefsihî, lâ yemlikü li-nefsihî mevten velâ hayâten velâ nüşûrâ. Ve es-elühü’t-tevbete ve’l-mağfirete ve’l-hidâyete lenâ, innehû, hüve’t-tevvâbü’r-rahîm.” İstiğfar Duası Anlamı: “Ya rabbi! Bu ana gelinceye kadar benim elimden, dilimden, gözümden, kulağımdan, ayağımdan ve bilerek veya bilmeyerek meydan...

Hz. Salih (a.s)

Kur'an-ı Kerîm'de adı geçen peygamberlerden biri. Semud kavmine gönderilmiştir. Allah Teala onu, önceki peygamberlerin getirmiş olduğu tevhid dininden sapıp kendilerine ilahlar edinen Semud kavmini uyarmak için bu kavme peygamber olarak göndermiştir. Ancak Semud kavmi, öteki azgın kavimlerde olduğu gibi onu dinlememişler ve eziyet ederek, yanlarından kovmuşlardır. Semud kavminin ileri gelenleri onunla alay ederek küçümsemeye çalışmış ve kendilerini tehdit ettiği azabın gelmesini istemişlerdir. Bunun üzerine Allah Teala, onları şiddetli bir şekilde cezalandırarak yok etmiştir. Salih (a.s)'in ve Semud kavminin kıssası sonraki nesillere ibret olsun diye Kur'an-ı Kerim'de yer almıştır. Hz. Hûd'un vefatından sonra, Semud'un torunları Kuzey Arabistan bölgesine yerleştiler. Kendilerine köşkler, saraylar inşa ettiler. Taşları oydular, onlara yeni şekiller verdiler. Köşklerini ve saraylarım bu şekillerle süslediler. Semud kavmi, tevhit inancını unutup All...

Hz. NÛH (a.s)

Allah Teala'ya ibadeti terkedip, tapınmak için kendilerine putlar edinen ve böylece yeryüzünde ilk defa fesada uğrayan bir kavmi tevhid akidesine döndürmek için gönderilen peygamber. "Ulul-Azm" peygamberlerin ilki olan Nuh (a.s)'ın, kavmini tevhide döndürmek için verdiği mücadele, Kur'an-ı Kerim'de uzunca zikredilmektedir. Adı, kırk üç ayrı yerde zikredilen Nuh (a.s)'ın kıssası, şu surelerde mufassal olarak ele alınmıştır: el-A'raf, Hûd, el-Müminûn, eş-Şuara, el-Kamer ve kendi adıyla adlandırılmış olan, Nûh suresi. Nûh (a.s), Adem (a.s)'dan yaklaşık olarak bin sene sonra gönderilmiştir. Bu zaman zarfında insanlar tevhid üzere olup, Allah Teala'ya şirk koşmaktan kaçınırlardı. İbn Abbas (r.a)'dan şöyle rivayet edilmektedir: "Adem ile Nuh arasında on asır vardır. Bu zaman zarfında insanların hepsi İslam üzere idiler" (İbn Sa'd et-Tabakatü'l-Kübra, Beyrut t.y, l, 42). İbn Abbas (r.a)'ın hadisinde, İslam üzere ...

Hz. İSA (a.s)

Hıristiyan dünyası Hazret-i İsa'nın doğumunun ikibininci yıldönümünü kutlamak için hazırlıklara başladılar. Onların inancına göre Hazreti İsa tam 2.000 yıl önce dünyaya gelmiş. Bu sebeple takvimi onun doğumuyla başlatırlar. Dolayısıyla "0" takvim başlangıcıdır. Peki bu tarih doğru mu? Bunun cevabını verebilmek için hıristiyanlığın temel kaynaklarına bakmak gerekmektedir. Ancak bunun için muazzam bir sabra sahip olunması gerekir. Zira hiç birinden detaylı bir bilgi elde etmenin imkanı yoktur. Piyasada bulunan incillerden birine göre Hazret-i İsa, MS. 6 tarihinde yapılan bir nüfus sayımında doğmuştur. Ancak aynı incile göre Hazret-i İsa, MÖ. 4'te ölen Herod'un iktidar yıllarında dünyaya gelmiştir, yani bu tarihten önceki yıllarda... Bu, aklımıza şu meşhur fıkrayı getirdi. Hıristiyanlar Hazret-i İsa'yı tanrı(!) olarak görürler. Onlara göre baba, oğul (İsa) ve Kutsal ruh üçlemesi bir olan tanrıyı simgeler. Bir gün bir manastırda kilise babası 10 yaş...