Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

MÜSLÜMAN MİLLETLERİN İÇİNDE EN KUVVETLİ MİLLET TÜRKLERDİR

Biz Türklerden başka İslam dinine uymuş birçok milletler var. Araplar, Acemler, Tatarlar, Afganlılar, Hintliler... hep Müslümandır. Evvelce birçok devletler kuran Müslüman milletleri, sonradan çalışmamaya, bazı şarlatan ve hain adamlara uyarak tembellik etmeye başladıklarından, bu hükümetlerin birçoğu mahvolmuş, yabancı din sahibi milletlerin esiri olmuşlardır. Bugün Müslüman devletleri arasında bağımsızlığına sahip Acemistan ve Afganistan var. Fakat bütün Müslüman milletlerin en kuvvetlisi, bağımsızlığına adamakıllı sahip bulunanı, Türklerdir. Çünkü Türk, tamamıyla uyandı ve saçma fikirleri, saçma fikir sahiplerini başından attı; medeniyete uydu, medeniyet âlemine karıştı. Medeni idare olan Cumhuriyet'i kabul ve ilan etti. Türk anladı ki, Allah kuru duayı kabul etmiyor. Allah'ın kuvveti olan kendi kuvvetine güvendi, silahına sarıldı. Dört bucaktan kendini boğmak için vatanına saldıran, bağımsızlığına diş bileyen düşmanları mağlup etti. Düşmanlar, Türk'ü öldü zanned...

HER MİLLET, ALLAH'A KENDİ DİLİ İLE HİTAP EDER

Çocuklar, biliyorsunuz ki, Hazreti Muhammed Mekke'liydi, anadili de Arap'çaydı. Fakat kurduğu din, İslam dini yalnız Araplara değil, bütün insanlara aittir. İslam dininde olanlar, Müslümanlar da yalnız Araplardan ibaret değildir. Biz, Türk olduğumuz, anadilimiz Türkçe olduğu halde Müslümanız. Müslümanlık, bütün insanlara ait bir din olduğundan, bu dine mahsus tek bir dil olamaz. Her millet, Allah'a kendi dili ile hitap eder, istediklerini kendi diliyle ister, kendi diliyle şükreder. Bir Türkün, anlamını bilmediği, anlamadığı Arapça ile Allah'a hitap etmesi, adeta papağanın konuşmasına benzer. Böyle bir hitap, böyle bir dua, elbette ruhtan doğmaz. Allah'a karşı samimi olmak, bütün duygularımızı, isteklerimizi, duyduğumuz, istediğimiz gibi söylemek için mutlaka Türkçe söylememiz, kendi anadilimizle hitap etmemiz lazımdır. Halbuki evvelce bütün dualar, hatta cuma ve bayram günleri bir nutuk demek olan hutbeler bile Arapça okunur, halk da, ne söylediğini ve ne de ...

Fatiha Suresi

(1) Bismillâhirrahmannirrahim  (2) Elhamdülillâhi rabbil'âlemin  (3) Errahmanirrahim  (4) Malikiyevmiddin  (5) İyyâkenabüdü ve iyyakenestain  (6) ihtinessıratel müstakim  (7) Sıratellezine en'amte aleyhim gayrilmağdûbi aleyhim veleddâlin Âmin.  -Türkçesi- (1) Bağışlayıcı ve merhamet sahibi Allah'ın adı ile başlarım. (2) Hamt, âlemleri kemale götürmek suretiyle terbiye eden Allah'adır. (3) Allah bağışlayıcı ve çok merhametlidir. (4) Din gününün sahibidir. (5) Yarabbi! Biz, yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım isteriz. (6) Bizi doğru yola götür. İyi adamlara bir nimet olan verdiğin doğru yola!.. (7) Gazabına uğrayanların yanlış yol sahiplerinin yoluna değil!.. Duamızı kabul et!..

İhlas Suresi

 Bismillâhirrahmanirrahim, (1) Kulhüvallahü ahat (2) Allahüssamed (3) Lemyelid (4) Velemyuled (5) Velemyekün lehu küfüven ahat. -Türkçesi- Bağışlayıcı ve merhamet sahibi Allah'ın adı ile başlarım. (1) De ki, Allah birdir. (2) Bir şeye muhtaç değildir. Halbuki, her şey ona muhtaçtır. (3) Ondan kimse doğmamıştır. (4) O da kimseden vücuda gelmemiştir. (5) Hiçbir kimse, onun derecesine yükselemez.

Y-Dini Sözlük

YÂD ETMEK: Hatırlamak, anmak. Zikir. Dünyâdaki bütün insanlara peygamber olarak gönderilen, peygamberlerin sonuncusu ve en üstünü Muhammed aleyhisselâmın doğduğu Rebî'ul-evvel ayının on birinci ve on ikinci günleri arasındaki geceye Mevlid gecesi denir. Bu gece, Kadr gecesinden sonra, e n kıymetli gecedir.Bu gece, O doğduğu için sevinenler affolur. Bu gece Peygamber efendimizin doğumları zamanlarında görülen hâlleri yâd etmek, öğrenmek çok sevâbdır. Kendileri de anlatırdı. (Ahmed Saîd Müceddîdî) Allah'ın adını yâd et, rûh ve kalbin şâd et, Bülbül gibi feryâd et, yalvar güzel Allah'a. (Tâceddîn Halvetî) YÂD-I DAŞT: Nakşibendiyye yolundaki on temel esastan biri. Zikrin, Allahü teâlâyı anmanın ve hatırlamanın kalbe yerleşmesi, meleke hâline gelmesi. Yâd-ı daşt en yüksek mertebedir. Ondan sonra mertebe yoktur. (İmâm-ı Rabbânî) YÂD-I GİRD: Hatırlamak; Nakşibendiyye yolundaki on temel esastan biri. Her an Allahü teâlâyı anıp hatırlamaya çalışmak. YAĞMUR DUÂSI: Yağmur...

Z-Dini Sözlük

ZÂHİD: 1. Dünyâya düşkün olmayan kimse. Allahü teâlâ bir kulunu severse, onu dünyâda zâhid, âhirete râgıb (isteyen) yapar. Ayıblarını ona bildirir. (Hadîs-i şerîf-Berîka) Dünyâda zâhid olanı, Allah sever. İnsanlarda bulunanlarda zâhid olanı insanlar sever. (Hadîs-i şerîf-Berîka) Dünyâyı sevmek, bütün hatâların başlangıç noktasıdır. Dünyâdan kendini sakınan kimseler, zâhid olanlardır. (Hadîs-i şerîf-Berîka) Âlimler buyuruyor ki: "Bir kimse ölürken, malının, zamânın en akıllısına verilmesini vasiyyet etse, zâhide vermek lâzımdır." Çünkü zâhid, dünyâya rağbet etmez, özenmez, üzerine düşmez.Dünyâya düşkün olmaması aklının çok olduğunu gösterir. (İmâm-ı Rabbânî) Zâhid, dünyâya gönül bağlamadığı için insanların en akıllısıdır. (İmâm-ı Rabbânî) 2. Şüpheli olur korkusu ile mübâhların (dînen izin verilenlerin) çoğunu terk eden. Zâhid âlimin iki rek'at namazı, zâhid olmayanın ömrü boyunca kıldığı namazdan hayırlıdır. (Muhammed Hâdimî) Ey oğlum! Yakîn ve sabrı san'at ed...