Ana içeriğe atla

Dört Halife İslam’ın ilk dört lideri

Sünnî Müslüman geleneğe göre, Dört Halife İslam’ın ilk dört lideriydiler.

Hz. Muhammed’in yolunu yakından takip edenler olarak görülürler.

Bu dört halifeden ilki Ebu Bekir’di. Ali’yi destekleyen Şiîlerin itirazlarına rağmen, Ebu Bekir Hz. Muhammed’in ölümünden kısa bir süre sonra halifeliği üstlendi. Ali, altı ay sonra Ebu Bekir’in halifeliğini kabul etmişti. Ebu Bekir, Hz. Muhammed’in hem yakın dostu hem de kayınpederiydi ve yokluğunda cemaati o yönetirdi. MS 632’den 634’e kadar halifelik yaptı. Halifeliği kısaydı, ama Ali ve takipçileri ile olan çatışma gelecek yüzyıllarda, Müslüman toplumu için önemli sonuçlar doğuracaktı.

Ebu Bekir ölümünden kısa bir süre önce (bazıları onun zehirlendiğini söylerler) ondan sonra gelecek halifenin Ömer bin el-Hattab olmasını önerdi. Ömer, 634’te İslam’ın ikinci halifesi oldu ve 644’e kadar bu görevi yürüttü. Seçilmesiyle Şiîler tekrar beyhude şekilde gerçek halifenin Ali olması gerektiğini iddia ettiler. Böylece, Şiîler Ömer’i tahtı gasp eden bir başkası olarak gördüler. Ancak Sünnîler, Ömer’i büyük bir lider olarak görürler. Kendisinden sonra oğlunun görevi almasına izin vermeyerek bir hanedanlığın kurulmasına müsaade etmeyişinden dolayı onu takdirle anarlar. Oğlunun yerine Ömer, aralarından bir halife seçmek üzere Ali’nin de içinde olduğu altı adam atadı.

Ömer, kendisine karşı kişisel kini olan bir adam tarafından suikasta kurban gittiğinde, bu grup aralarından, 644 ile 656 yılları arasında yönetici olacak Osman bin Affan’ı seçti. Osman, Kur’an’ı dört nüsha olarak çoğaltmasıyla bilinir. Aynı zamanda İslam İmparatorluğu’nu da büyük ölçüde genişletti ve uçsuz bucaksız toprakları idare etmek üzere aile üyelerine görev verme uygulamasına başladı. Bu uygulama, İslam İmparatorluğu genelinde özellikle Kuzey Afrika’da huzursuzluklara neden oldu. Sonunda askerler, öfkeli Müslümanlar’dan oluşan kitlelerin halifenin evine hücum etmesine ve onu öldürmesine neden oldular.

Osman’ın ölümünden sonra, Ali bin Ebu Talib olarak da bilinen Ali, sonunda İslam’ın halifesi oldu. Ancak bu zamanda İslam’ın toprakları çoktan kaosa sürüklenmişti. Onun yönetimine karşı olan birçok Sünnî’den kaçınmak için, Ali başkenti şimdiki Irak’a taşıdı. Muhalifleri tarafından o da suikasta kurban gittiği 661 yılına kadar toprakları yönetti.

Ali’nin ölümü, Dört Halife döneminin sonunu getirdi. Ondan sonra tahta geçen I. Muaviye, babadan oğla geçen bir hanedanlık başlattı.

EK BİLGİLER:
1. Suikasta kurban giden üç halife Ömer, Osman ve Ali’nin üçünün de, ibadet ederken öldürülmüş oldukları söylenir. Ömer, bir camide namaz kıldırırken; Osman, Kur’an okurken ve Ali, sabah namazını kılarken öldürülmüştü.
2. Halifelik, yirminci yüzyıla ve I. Dünya Savaşı’na (1914-1918) kadar devam etti. Cumhuriyet döneminde TBMM kararı ile kaldırıldı. Halife ve Osmanlı ailesi Türkiye’den sürüldü. Son halife II. Abdülmecid, 1944’te Paris’te öldü.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İbrahim, İshak ve Yakup

İbrahim, tektanrıcı dinlerin atası olarak görülür. Oğulları İshak (Sara’dan), İsmail (Hacer’den) ve onların neslinden gelenlerin Musevilik ile İslam’ı kurduğuna inanılır. Eski Ahit’in Yaratılış bölümünde anlatılanlara göre, İbrahim, Ur’da yaşayan ve o zamanlar Abram olarak anılan genç bir adamken, Tanrı ona görünür ve Kenan ülkesine doğru seyahat etmesini buyurur. Yaşı ilerleyince, İbrahim hiç çocuğu olmayacağı endişesine kapılır. Sonraları Sara olarak anılan eşi Sarai, kısır gibi görünmektedir. O nedenle Sarai, cariyesi Hacer ile İbrahim’in birlikte olmasına izin verir. Hacer, İbrahim’in ilk oğlu İsmail’i doğurur. Bunun üzerine Sarai, kızgınlık ve kıskançlığından, Abram’a Hacer ile İsmail’i kovdurur. Sonrasında Tanrı, Abram ile bir anlaşma yapar. Hizmeti ve sadakati karşılığında, Tanrı ona Sarai’den bir oğul verecek ve ondan büyük bir ırk doğacaktır. Kenan ülkesi de onların olacaktır. Bu anlaşmanın bir göstergesi olarak, Abram doksan dokuz yaşındayken adını İbrahim olarak, Sarai d...

Adab-ı Muaşeret (Ahlak Kuralları)

    ADAB     Ahlak,terbiye ve nezaket kuralları. Birini ziyafete davet etmek manasını ifade eden edeb, İslam'ın güzel saydığı söz ve davranışlardır. Bu itibarla edep, insanların kendisine davet olunan bilimum hayır, zarâfet, usluluk ve güzel ahlak demektir. Edeb, insanı ayıplanma ve kötülenme sebeplerinden koruyan nefsin köklü bir kuvvetidir.     Ayet ve Hadisler Işığında Adab-ı Muaşeretten Örnekler *** Herkese karşı tatlı dilli, güler yüzlü açık kalbli olmak. Allah iyi huylu güler yüzlü kimseyi sever. *** Herkes ile güzel görüşmek, halka eziyet vermekten sakınmak. "Müslüman diğer müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kişidir." *** Kötülüğe karşı iyilikte bulunmak ve halkın eziyetlerine karşı sabırlı olmak. Allah katında sıddîkların mertebelerine erişmek için zulmedeni affetmek, irtibatı kesenle irtibat kurmak esirgeyene esirgemeden vermek gerekir. *** Küskünlüğe, dargınlığa, düşmanlığa son vermek. Müslümanın müslümanla üç g...

Tevrat Hakkında Kısa Bilgi

Tevrat Museviliğin kutsal kitabını oluşturan kitapların ilk beşine veya “Musa’nın Beş Kitabı”na genel olarak verilen isimdir. Hıristiyanlar bu kitapları diğer Musevi metinleri ile beraber Eski Ahit olarak ele alırlar. Tevrat kelimesi aynı zamanda sözlü geleneklerin yanı sıra pek çok metni de kapsayan Musevi hukukunun tamamı için de kullanılabilir. Musa’nın Beş Kitabı, Musevi inancını yönlendiren 613 yasanın temelini oluşturur ve dünyanın en büyük üç tektanrıcı inancı –Musevilik, Hıristiyanlık ve İslam– için esastır. Kitaplar şu şekilde özetlenebilir: YARATILIŞ (Tekvin): Yaratılış hikâyesinin yanı sıra İsrailoğulları’nın, İbrahim, İshak ve Yakup ile ailelerinin tarihini de anlatır. ÇIKIŞ (Mısır’dan Çıkış): Musa’nın On Emir’i alması da dahil olmak üzere, Mısır’dan Kenan’a yapılan toplu göçü aktarır. LEVİLİLER (Leviticus): İbadet kurallarını ve usullerini içerir. SAYILAR (Çölde Sayım): İsrailoğulları’nın çölde yaptıkları yolculukla ilgilidir. TESNİYE (Yasanın Tekrarı): Musa’nı...